Şifacının Rolü ve İyileşme Üzerine
Hiçbir şifacı kimseyi doğrudan iyileştirmez. Şifacı, hangi tekniği uygularsa uygulasın, sağlıklı olma halini temsil eden bir titreşim yayar. İyileşme talebinde bulunan kişinin, bu frekansa uyumlanıp uyumlanmaması ise tamamen onun tercihidir ve şifacının sorumluluğunda değildir. Şifacı, sadece kendisi olmakla ve iyileşme talebinde bulunan kişiye iyileşmesini sağlayacak ortamı sunmakla sorumludur. Bunun dışındaki konular şifacıyı ilgilendirmez.
Bashar
Bashar’ın şifacının rolüne dair bu derin tebliğinden esinlenerek, bu konuyu bir makale yazarak incelemek istedim. Bu makale, bu esinlenmenin bir yansımasıdır. Darryl Anka aracılığıyla bize ulaşan fizikötesi bir varlık olan Bashar, zaman, mekân ve şifa konularında alışılmış anlayışımızın ötesine geçen bir perspektif sunuyor.
Bütünsel sağlık ve wellness dünyasında, şifacının rolü sıklıkla yanlış anlaşılır ve şifacıların başkalarını doğrudan iyileştirme gücüne sahip oldukları sanılır. Ancak gerçek bundan çok farklıdır. Şifacılar kimseyi doğrudan iyileştirmez. Daha çok, kişilerin kendilerini uyumlayabilecekleri bir ortam oluştururlar.
Şifacının Rolüne Bir Bakış
Şifacılığın özünde, şifanın içsel bir süreç olduğunu anlamak yatar. Şifacı, bütünlük ve denge halini yansıtan yüksek bir titreşim veya frekans yayan bir rehber olarak hizmet eder. Bu titreşim, iyileşme arayan kişiye zorla dayatılan bir dış güç değildir.
Şifacı, önce kendi titreşimini yüksek bir frekansa yükseltir. Bu yüksek frekans durumu hayati önem taşır çünkü bu, şifa sürecinin temelini oluşturur. Bu durum, şifacının sadece kendi titreşimini değiştirmesiyle sınırlı kalmaz, aynı zamanda daha büyük, kozmik bir şifa kaynağına bağlanmasına da olanak tanır.
Bu yüksek titreşim hali, şifacının enerji bakımından uyumlu bir alan yaratmasını sağlar. Bu alan, denge, uyum ve esenlik hallerinin yüksek bir seviyeye ulaştığı, sıradan gerçekliğin ötesinde bir alandır. Bu alanda, zaman ve mekânın alışılagelen sınırlamaları çözülmeye başlar ve daha derin iyileşme ve dönüşüme yer açılır. Bu alan, şifacının niyeti ve bağlandığı kozmik enerjilerle doludur; bu da alanı, iyileşme arayan kişi için güçlü bir sığınak haline getirir.
Kuantum alanında her şey birbirine bağlıdır ve zaman ile mekân sınırlamaları yoktur. Bu enerji alanı içinde, fiziksel mesafeden bağımsız olarak şifacı, danışanıyla bağlantı kurabilir. Bu bağlantı, şifa sürecinin fiziksel yakınlık gerekmeksizin gerçekleşmesini sağlar.
Şifa Süreci
Şifacı, iyileşme arayan kişiyi bu uyumlu alanın içine yerleştirir. Bunu, kişinin enerjisinin yüksek frekanslarla rezonansa girdiği bir balon olarak hayal edin. Bu balonun içinde enerjiler, fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal düzeylerde çalışarak dengesizliklerin kök nedenlerini ele alır ve genel bir esenlik halini teşvik eder. Ancak, şifa sürecinin bir işbirliği olduğunu ve şifacı ile iyileşme arayan kişinin birlikte çalışması gerektiğini vurgulamak önemlidir. Önemli olan şifacının tüm işi yapması değil, her iki tarafın da iyileşme sürecine katkıda bulunmasıdır.
Aşırı Sorumluluğun Getirdiği Tuzaklar
Bir keresinde, sağlığının herkesten daha kötü olduğundan, diğer insanlara göre çok daha mutsuz bir hayat yaşadığından ve doğduğu günden beri hep talihsizliklerle karşılaştığından sürekli yakınan bir danışanım vardı. Sanki mutluluğu kabul etmekten kaçınıyor ya da olumlu şeyleri hak etmediğine inanıyordu. Her buluşmamızda, bakış açısını daha olumlu bir hale getirmeye çalışıyor ve enerjisini tepeden tırnağa temizlemeye gayret ediyordum. Ancak her seans sonrasında dengem altüst oluyordu; bazen öylesine tükeniyordum ki toparlanmam birkaç gün alıyordu. Bu danışan ister istemez bana şifacılık kariyerimin en büyük derslerden birini öğretmiş oldu.
Şifacıların karşılaştığı yaygın yanılgılardan biri, yaptıkları işin sonuçlarından kendilerinin sorumlu oldukları inancıdır. Bu inanç, şifacının omuzlarına gereksiz bir yük bindirmenin yanı sıra aşırı tükenmeye ve hatta hayal kırıklıklarına yol açabilir. Gerçek şifa, şifacının en önemli sorumluluğunun, kendi dengesini koruyarak yaptıklarını sonuç beklentisi olmadan sunmak olduğunu anladığında gerçekleşir.
Bu daha tarafsız yaklaşımda, şifacı enerjisini koruyabilir çünkü yaşam enerjisini tüketmez. Bu yaklaşıma göre, şifacı ve şifalanma talebinde bulunan kişi, ortak bir yolculuğa çıkmıştır; her ikisi de kritik rollere sahiptir. Şifacı, emeğinin sonuçlarından sorumlu değil, dengesini koruyup bunu almaya hazır olanlara bir hediye olarak sunmakla sorumludur.
Egoyu Gözlemlemek
Kabarık bir ego, şifa sürecine kesin bir engeldir. Şifacının egosu şifa sürecine karıştığında, şifanın etkisini zayıflatabilecek çeşitli engeller oluşturabilir. Aşırı aktif bir ego, şifacının yaptığı işin sonucundan kendisini sorumlu hissetmesine neden olabilir, bu da tutunmaya yol açar. Bu tutunma, şifacının arzularını, beklentilerini veya yargılarını yardım etmeye çalıştığı kişiye yansıtmasına sebep olabilir, oysaki şifa sürecinin doğal akışına izin verilmelidir.
Ayrıca, kabarık bir ego, şifacının kendisini şifa gücünün kaynağı olarak görmesine neden olabilir; oysa ki şifacı, şifayı sağlayan kozmik enerjilere bir kanal olmalıdır. Bu zihniyet, enerjinin doğal akışını engelleyebilir, etkiyi azaltabilir ve hatta tükenmeye yol açabilir. Ego, aynı zamanda onaylanma veya tanınma ihtiyacını da besleyebilir; bu da şifacının odağını, iyileşme arayışındaki kişinin asıl ihtiyaçlarından uzaklaştırabilir. Gerçekten etkili olabilmek için, şifacı alçakgönüllü olmalı, kendisini bir “tamirci” değil, bir aracı olarak görmeli ve egonun çarpıtmalarından arınmış, net ve merkezinde olmalıdır.
Kişinin Şifa Sürecindeki Rolü
Şifacının oluşturduğu uyumlu alan, şifa sürecinin yalnızca bir parçasıdır. Bu alana yerleştirildikten sonra, iyileşme arayan kişinin katılımı hayati önem taşır. Ancak sadece bu alanda bulunmak yeterli değildir; değişmeye istekli olmak ve iyileşmeyi kabul ederek kendisini bilinçli olarak bu sürece dâhil etmelidir. Bu katılım, şifanın daha etkili olmasını ve derin dönüşümlerin gerçekleşmesini sağlar.
Bir keresinde, değişim fikriyle başa çıkmakta zorlanan bir danışanım oldu. Durumunun değişmediğini görünce, nazikçe değişime direnip direnmediğini sordum. Değişim fikrinin bile nefesini kestiğini ve boğuluyormuş gibi hissettirdiğini itiraf etti. Bu deneyim, bazı kişilerin değişime doğuştan bir direnç gösterdiğini ve bu değişim korkusunun insan üzerinde felç edici bir etki yaratabileceğini fark etmemi sağladı. Bu gibi durumlarda, bu direnci aşmak için sadece niyet yeterli olmuyor; derin bir iç dönüşüm gerekli.
Kuantum Alanı Mucizelerle Dolu
Kuantum alanı, sürprizler ve mucizelerle doludur. Bu alandaki yüksek frekanslı enerjiler, bazen beklenmedik ve ani değişiklikler getirebilir. Zihnin bilinç sınırlarının ötesinde çalışan bu alan, sonsuz olasılıkları mümkün kılar.
Birçok doğaüstü olaya tanık olmuş olsam da, burada bahsedilen mucizeler ille de doğaüstü olmak zorunda değildir. Daha çok, kişinin gerçek doğası ve daha yüksek amacıyla hizalandığında meydana gelen derin değişimlerdir. Kuantum alanında bu değişimler, geleneksel inançlara ters düşebilecek şekillerde gerçekleşebilir ve şifalanma, hayal edilenden daha hızlı ya da kişinin hiç tahmin edemeyeceği şekillerde olabilir.
Kuantum alanı, dönüşüm tohumlarının atıldığı bir alandır. Şifacı, yüksek frekanslı bir duruma geçip dengeli bir alan yaratarak bu süreci başlatır. Ancak, iyileşmenin nihai sorumluluğu, bu alana kendini tamamen açan kişiye aittir. Mevcut enerjileri kucaklayıp sürece aktif olarak katılan kişi, kuantum alanının sunduğu sürprizlere ve mucizelere kendini açar. Bu kutsal alanda, şifa ve dönüşüm, değişimlere açık olunduğunda sadece mümkün değil beklenen bir durum haline gelir.
Bu makalenin okuru, direncin nasıl aşılabileceğini merak ediyorsa, dönüşümün ancak kişinin bunun için güçlü bir niyet ve arzusu olduğunda gerçekleşebileceğini anlamak önemlidir. Bu her zaman kolay olmasa da, direnci kayıp anahtara sahip bir kilit olarak düşünebilirsiniz. Bu direnç tanımlanıp serbest bırakılmadıkça gerçek şifa gerçekleşemez. Bu direnç genellikle bilinmeyene dair derin bir korkudan kaynaklanır ve birçok kişi, gelecekteki benliklerinin olası belirsiz hallerinden korkar.
Bu korkunun üstesinden gelmek ve direnci aşmak, şifa kapısını açmak için gereklidir.